Amerika'nın İsrail'e koşulsuz desteğinin nedenleri (4)
John J.Mearsheımer ile Stephen M.Walt ‘İsrail Lobisi ve Amerikan Dış Politikası’ başlıklı çalışmalarında İsrail Devleti’nin ABD politikaları üzerindeki gücünü İsrail lobisine bağlarlar. İsrail lobisi Amerika’daki en etkili, en güçlü lobidir. Diğer lobilerin gücünün bu lobinin yanına yaklaşması dahi mümkün değildir. Lobicilik Amerikan tarzı siyasetin en ayırt edici yanlarından biridir. Küresel bir güç olarak kendini dünyanın her yanında olup bitenlerle ilgilenmek zorunda hisseden ABD’nin karar mekanizmaları üzerinde etkili olabilmek için birçok çevre lobicilik adı altında değişik faaliyetler yürütür. Amerikan siyaset biliminde buna ‘baskı grupları’ denildiği de olur. Petrolle ilgilenen sermaye çevrelerinden silah sanayiine, Yunan lobisinden Ermeni diasporasına kadar her çevre karar mekanizmalarında etkili olabilmek için yoğun bir faaliyet yürütür. Etkili olabilmek adına hileler, entrikalar, algı operasyonları yapılır. Lobicilik bütün bu faaliyetlerin yasal kılıfıdır.
Amerikan tarzı siyaset iki parti arasındaki bir yarışa indirgenmiştir. Bu aslında bildiğimiz anlamda siyasetin sonunun erken bir habercisidir. Siyaset bir şov ve endüstri haline gelmiştir. Her iki partinin de yani Cumhuriyetçiler ile Demokratların bildiğimiz klasik anlamadaki partiler ile bir ilgileri yoktur. Genel Başkanlarının kim olduğunu çok az kişi bilir. Partiler hazine yardımı almadıkları için siyasetin finansmanı bağışçıların yardımları üzerinden yürür. Görünüşte her şey sıkı kurallara bağlanmış olsa da Amerikan tarzı siyaset arkadan dolanma konusunda ustalaşmıştır. Seçim kampanyaları çok masraflıdır ve ciddi paralar harcanır. Siyaset yapabilmek ve aday olmak için ciddi mali desteklere ihtiyaç vardır. Amerika, sosyolog C.R.Mills’in dediği gibi üçte birler toplumu olduğu için halk siyasetle doğrudan ilgilenmez. En alttaki 1/3 yoksul olduğu için siyasetten dışlanmıştır, orta sınıf kabul edilen diğer 1/3 ise siyasete yabancılaşmıştır en son dilim ise üretilen toplam zenginlikten aslan payını alır.
Bu nedenlerle siyasete ilgi ve katılım çok zayıftır. Amerikan halkı seçimlere çok fazla ilgi göstermez. Soğuk Savaş ile birlikte bu yapı kalıcılık kazanmıştır. Amerikan emperyalizminin kendine biçtiği küresel misyonu yerine getirebilmesi için içeride apolitik bir topluma ihtiyacı vardır çünkü. Siyaset elitler arası bir mücadeleye indirgenmiştir. Siyasetin iki merkezi mekânı vardır. Biri kongre diğeri beyaz saray. Üniversiteler, medya ve düşünce kuruluşları siyasi kanaatlerin oluşumuna etki etmeye çalışırlar. Lobiler bütün siyasi yatırımlarını bu alanlara yöneltir. İsrail lobisi açık ara bir farkla diğer tüm lobilerin önündedir. Örneğin ABD’nin Ortadoğu politikaları üzerinde bazen petrol lobisinin bazen de silah sanayi lobilerinin etkili olduğu zannedilse de son sözü daima İsrail lobisi söyler. Peki, İsrail lobisinin bu gücü neye dayanmaktadır?
Güncel analizlere geçmeden önce bazı tarihsel hatırlatmalar yapalım. ‘Yahudi Modernitesi’ üzerine kitabında Enzo Traverso, modernitenin ürünü Yahudi’nin niteliklerini ‘metinsellik, şehirlilik, hareketlilik ve coğrafya-dışılık’ olarak sıraladı. Metinsellik Yahudilerin Tevrat’la kurdukları ilişki ile başlamıştı. 2000 yıllık sürgün boyunca cemaatleri ayakta tutan şey kitaptı. Çocuklar için Yişva zorunluydu. Doğan her Yahudi çocuğu doğal olarak kitapla iç içe bir dünyaya gözlerini açıyordu. Kitabın ve dolayısıyla bilginin Yahudilerin an ayırıcı özelliklerinden biri olmasını metinsellik sağlıyordu. 19.yüzyıl Yahudileri kırdan kentlere doğru itti. Berlin ve Viyana gibi şehirlerin nüfusunun %10’u Yahudi idi. Bu yüzyılda Yahudilik şehirli bir görünüm aldı. Şehre ilişkin imgeler ilk önce onları akla getiriyordu. Hareketlilik doğal yazgıları gibi olmuştu. 2000 yıllık sürgünün büyük bölümü kentler, ülkeler ve kıtalar değiştirmekle geçmişti. Yerleşiklikten sakınma ve kendini sürekli tehdit altında hissetme değerin en soyut biçimi para ile özdeşleşmelerine neden olmuştu. Yahudi bir ailenin çocuğu olan Marx’ın dediği ‘Yahudi kapitalizmde kendini bulmuş kapitalizmde Yahudi’de bir bedene kavuşmuştu’. Devam ederek ikisinden de kurtulmak için kapitalizmi yıkmak gerekli diyecekti. Marx’ın bu ifadeleri en başta Yahudiler tarafından anti-semitizmin şahikası yapılacaktı. Coğrafya-dışılık yani yurtsuzluk Yahudilerin diğer bir yazgısıydı. En önemli Yahudi özelliği olan kozmopolitizme bir zemin hazırlamıştı. Marx ve Trostkiy gibi iki büyük enternasyonalistin Yahudi olması tesadüf değildi.
19.yüzyıl ve Yahudi modernitesinin beraber ortaya çıkardığı bu özellikler Yahudilere eşsiz yetenekler armağan etti. Entelektüel hayat üzerinde giderek hegemonik bir ağırlık oluşturdular. Nüfuslarının çok üzerinde bir entelektüel sermayeleri vardı. Dolayısıyla ABD üniversiteleri ve medyasındaki güçlerini komplo teorileri ile açıklamadan önce işin bu yanını ihmal etmemek gerekli. Hareketlilikleri ise her yere uyum sağlamalarını kolaylaştırıyor ve finans alanında hâkimiyet kurmalarını sağlıyordu. Daha 19.yüzyılın sonlarına gelindiğinde Fransa’nın 500 zengininden 90’ Yahudi kökenliydi. Almanlar arasında sayı 60’a iniyordu. Kapitalizmin iki önemli ülkesinde Yahudiler ciddi bir sermaye ağı oluşturmuşlardı. Alman Building’i sayesinde Alman edebiyatı neredeyse Yahudileşmişti. Kentli hayatı anlatan tüm romanlar onların kaleminden çıkmıştı. Almanlara ise kır yaşamını anlatmak kalmıştı. Fransız devlet yaşamında önemli bir ağırlığa sahiptiler. General, bakan ve hatta başbakan bile olabiliyorlardı. Almanlar devlet hayatını Yahudilere yasaklayıp kültürel asimilasyonu dayatırken Fransızlar bürokrasinin kapılarını sonuna kadar açmışlardı.
Rusya’da yaygınlaşan pogromlar nedeniyle yönlerini ABD’ye çevirmişlerdi. 1861’de Rusya’da toprak köleliğinin kaldırılmış olması Yahudileri de özgürleştirmişti. Toprağa bağımlılıktan kurtulmuşlar kentlerin havasını solumaya başlamışlardı. 2.Aleksandr’a karşı suikast bu dönemin sonunu getirdi ve Yahudiler üzerindeki baskılar arttı. Bu 20 yıllık sürede kentli, okumuş ve entelektüel bir sınıf ortaya çıktı. Dönemlerinin en radikal düşüncelerine ilgi duymaya başladılar. 17 kişilik Bolşevik Merkez Komite üyesinin 6’sı Yahudi idi. Çara ve soylulara suikastlar ile ünlenen Narodnikler arasında Yahudilerde vardı. İşçi sınıfı içinde ayrı bir Yahudi seksiyonu olarak Bund yer alıyordu. Çarlığın baskıları pogromları tetikledi ve yüzyıl sonuna doğru ABD’ye kitlesel göçler başladı. Yahudi milliyetçiliğinin aşırı sağ bir biçimi olan Siyonizm Rusya Yahudileri arasında doğdu. ABD siyaset sınıfı içinde anti-komünizmin en keskin sözcülüğünü de Doğu ve Rusya Yahudileri yapacaktı. Batı Avrupa’dakiler nispeten liberalleşirken Rusya’dan gelenler Siyonizm’in en ödünsüz destekçileri oldular.
Böylesi bir zemin üzerinde İsrail lobisi bütün gücünü İsrail Devleti’nin hizmetine sundu. Bunun için elindeki medya imkânlarını seferber etti. Washington Post ve New York Times gibi etkili gazetelere yandaşlarını yerleştirdi. Yahudiler Amerikan nüfusunun %3’ünü oluşturmalarına rağmen Senato ve Temsilciler Meclisi’nde bunun çok üzerinde bir ağırlıkla temsil edildiler. 100 kişilik senato da 13 Yahudi senatör yer alıyordu. 465 kişilik temsilciler meclisinde 45’e yakın Yahudi temsilci vardı. Sadece New York’ta orta Avrupa Yahudi dili olan Yiddişçe basılan 5 günlük gazete yayınlanıyor. Etkili kampanyalar ile kamusal tartışma alanını etkileyip eleştirel sesleri susturuyorlar. İsrail devleti hakkında aleyhte tavır alan Senatör ve Temsilcileri yaptıklarına pişman ediyorlar. Her yıl senatör ve temsilcileri İsrail’e geziye götürerek etkilemeye çalışıyorlar. Bunlar lobi çalışmalarına birkaç örnek sadece.
Merarsheımer ile Walt İsrail lobisinin gücünü yaşayarak öğrenmişlerdi. Atlantik Montly Dergisi ikiliden İsrail lobisi üzerine bir yazı istemiş ve onlarda göndermişlerdi. Fakat eleştirel değerlendirmeler içeren yazı dergi tarafından reddedildi. İkilinin yazılarını ABD’de yayınlatma çabaları her defasında lobi tarafından akamete uğratıldı. Yazılarını en sonunda Londra’da London Books Off Rewiev’da yayınlatabildiler. Yazı yayınlanır yayınlanmaz aleyhlerine bir kampanya başlatıldı. Hâlbuki her ikisi de radikal sola mensup değiller ve ABD yerleşik düzeninin içinden geliyorlardı. Ama bir tabuya dokunmaları İsrail lobisinin gerçek gücünü anlamalarına yetmişti.