Arkadaşlar, beni tanıyan bütün dostlarım bilir ki, ben ANAP, DYP çizgisinden gelen siyasi görüşlere sahibim.

Ve yine beni tanıyanlar bilir ki, bu seçimlerde Seyhan belediyesi için Akif kemal Akay'a, Büyük Şehir Belediyesi için de Zeydan Karalar'a destek verdim.

Bu iki kararımın gerekçesi de Adana için daha iyi olacağı inancıydı.

Benim çıkarım, yaşanabilir bir Adana'da hayatımı sürdürmek. Başka olamaz.

İYİ ADAM

Sayın Akif Kemal Akay'ın kazanmasının en büyük nedenlerinden biri, "İyi Adam Olduğu" gerçeğidir. Halkın arasında konuştuğu:

"Akif Bey mi? Ha, Akif Bey... Mmmm iyi adamdır!" tarzındaki konuşma, halkın yüreğindeki inancın, dile düşmüş halidir.

Ve bu hal, kendisinin yaptığı propagandadan çok değerli olmuştur.

Ama biz şunu biliyoruz, iyi adam olmak yetmez.

Hatta bazen -ender olsa da- iyilikten maraz doğar der atalarımız.

Haramiler arasında iyi olmak bence çok güzel bir meziyet değil.

Sonuçta Türkiye'de onlarca şehirden daha büyük bir ilçenin belediye başkanından söz ediyorum.

Benim rahmetli annem de çok iyiydi ama Allah, bu şehri onun belediye başkanlığından korudu...

Şimdi bu iyi adam, damadını üst konumda göreve getirdi.

Halkın anlayışı birden değişti;
"Ne oluyoruz?"

Öyle ya, eşine, dostuna, damadına, eniştesine ulufe dağıtır gibi makam dağıtanları eleştirerek seçimler yapılmadı mı?

Biz neden kirletilmiş ve suiistimal edilmiş yönetim biçimlerini reddedip, CHP'ye yelken açtık.

Eğer aynısı olacak ise o zaman neden seçimler yapıldı?

Bence "İyi adam"ı bu konuda biraz daha düşünmeye davet ediyorum.

Yoksa halkın "Ne oluyoruz?" sorusu, en kısa zamanda hayal kırıklığına dönüşebilir.

AKDOĞAN DAHA ERKEN

Sayın Akay, damadına etkin bir görev verdikten sonra benim arkadaşlarım "Akdoğan ne haber?" diye konuşmaya başladılar.

Ben onlara cevap veremedim, ama şimdilik kendime cevap veriyorum:

"Akdoğan bekle, daha erken..."

Peki  haklı çıkacak mıyım?

İyi Adama bağlı…