Hiç bir beklentisi olmadan 35 yıl hizmet eden bir tanıdığınız var mı?
Hangi insan, bu denli fedakâr ve bu denli kanaatkâr olabilir?
Böyle bir insan olamaz, ama böyle ağaç gölgesi olur.
Adana Tren Garı'nın önünden yılarca geçer giderim. Palmiye ağaçlarının önünde simit, ayran ve su satan bir seyyar var. Adanalının gözü bu seyyara alışkındır. Seyyar, bütünün bir parçası gibidir.
Palmiye ağacının tepesinde yelpaze gibi açılan yaprakların gölgesine göre konumlanır. Seyyar tablası da bu gölgenin genişliği kadar küçüktür.
"Bu ağaçtan daha yakın dostların var mı?" diye sordum.
"Kim olabilir ki abi?" diye cevap verdi.
"Bu ağacın gölgesine 35 önce geldiğimde küçücük bir çocuktum. O zaman küçük tablada simit satardım. Hatta hiç unutmam geldiğim yıl, İbrahim Tatlıses'in "Yalan" adındaki filmi nah, şurada çekildi. O zamanlar, burası ağaç doluydu. Burada palmiye çokluğundan güneş yere düşmezdi. Palmiyelere, kurt girdi denip kesildi. İşte şimdi bu kadar kaldı.
Konuşurken yol boyu Cevat Yurdakul Caddesi ve İstasyon Meydanı'nı işaret ediyordu.
Adı Adnan Sayılıkan'mış. Adana'da da bu soyadı taşıyan bir aile olduğunu söyledim. Yok, abi ben Doğu'dan geldim" dedi ve ekledi:
"İşte 35 yıldır bu ağacın gölgesinde rızkımı temin ediyorum" deyince çok duygulandım.
Bana göre ağacın bu özelliği Tanrısal niteliktedir.
Bu notlarım, bu dünyaya bir ağaç kadar katkısı olmayanlara armağan ediyorum...