Adanalı gazeteci Adanalı Müslüm Gürses’i yazdı
Sabah Gazetesi yazarı Ferhat Ünlü'nün yazısı...
"Müslüm Gürses'e ve hayranlarına 'cüzzamlı muamelesi'nin yapıldığı 1980'li yılların başlarında arabeskin başkenti Adana'da, imal ettikleri kösele kunduraların yumurta topuklarını çekiçle döven bitirim adamlar, Gürses'in isyankar, ama vakur sesiyle zihinlerinde açılan 'paralel evren'de tuhaf bir yolculuğa çıkarlardı. O evrenin kapıları, biraz da Gürses'in de çalıştığı kundura imalathanelerinin mikro atmosferindeki bally kokuları ile 'Müslüm Baba'nın sesi birleşince açılırdı:
'Tövbe ettim tutamadım sözümü
Aşkla mı yoğurdun benim özümü
Güldürme Allah'ım artık yüzümü
Taş yağdır başıma sevdiğim için'
Bu 'nadide parça'nın yer aldığı albümün adı paradoksal biçimde Güldür Yüzümü'dür. Albümün içindeki bazı şarkıların sözlerinde mantık hataları ve dilbilgisi yanlışları vardır. Gürses, Tövbe Ettim adlı şarkıda ise albümün adıyla tezat oluşturacak biçimde 'Güldürme Allah'ım artık yüzümü' der. Bu yüzden Müslüm'ün, bana göre en iyi albümlerinden biri olan Güldür Yüzümü bir tür oksimorondur. Müslüm Gürses, Adana'nın Hürriyet Mahallesi'nde, benim okuduğum İkinci İnönü İlkokulu'nun arka sokağında otururdu. Ferdi Tayfur da aynı mahallede büyümüştü."
Yukarıdaki uzun alıntı 25 Kasım 2012 tarihinde bu köşede yayınlanmış 'Cüzzamlı sınıfın büyük önderi' başlıklı yazıdan...
Elenor Plak -ki Müslüm Baba'nın pek çok şaheser albümünü yapan plak şirketidir- sanatçının daha önce hiç duyulmamış kozmik şarkılarını albüm yaptı, piyasaya sürüyor. Gel de sevinme... Onun şarkılarının yüzde 70'ini hâlâ ezbere bilen ve zaman zaman okuyan 40 yıllık bir 'Ortodoks Müslümcü' olarak benim bile bilmediğim şarkılardan söz ediyorum.
Bizim Adana, özellikle de Hürriyet Mahallesi, arabeskin membaıdır. Dolayısıyla bizler zaten arabeskin içindeydik, içine doğduk. Müslüm Gürses'in müziği ve dinleyici kitlesinin sosyolojik yapısı 1970, 80, hatta 90'lı yıllar boyunca Türk intelijansiyasının ilgisini çekmemiştir. Aydınlar ve yazarlar ancak 2000'li yıllarda Gürses'i Amerika'yı yeniden keşfedercesine fark ettiler. Olsun, bu da bir şeydir.
Müslüm Gürses'i, şarkı ve besteleriyle besleyerek onu 'Baba' yapanlar var ki, onların adını anmamak olmaz. Bu isimlerin başında şüphesiz Burhan Bayar ve Uğur Bayar gelir. Yavuz Taner, Atilla Alpsakarya, Bayram Şenpınar, Mustafa Sayan, Orhan Akdeniz ve Ali Tekintüre Gürses'in şarkılarında büyük emeği olan isimlerdir. Adını saymadıklarım bağışlasınlar. Her birinin büyük emeği var.
JİLETLER BERBERLERE BAĞIŞLANDI
Müslüm Gürses'in, ezilmiş sınıfa mensup has hayranları ('Ortodoks Müslümcü'den kastım da bu) benim çocukluğum ve ilk gençliğimde adeta bir tür Matrix'te yaşarlardı. Mavi hapı yutarak 'sanal gerçeklikle avunan Matrixliler gibi 'haplanıp', Müslüm konserlerinde kolları başta olmak üzere vücutlarının muhtelif yerlerine jilet atarlardı.
Daha ilk gençliğim ve hatta çocukluğumdan itibaren Müslümdaş arkadaşlara, "Gardaş; jiletlerinizi berberlere bağışlayın artık" diye takılırdım. Onları Müslüm dinlerken izlemek bana çok da yazarlık malzemesi sağlamıştır.
Ne var ki zaten içinde olduğum bir şeydi Müslümcülük, yine de dışarıdan bakmayı da severdim. Müslümcüler; bedenleri, acı çekmekte olan ruhlarına yetişsin diye kendilerine eziyet ederlerdi sanki. Kitlesi, Tapınak Şövalyeleri 'büyük önderleri'ne nasıl bağlıysa Müslüm'e öyle bağlıydı.
'Ortodoks Müslümcü'ler, yabancı şarkıları yorumlayarak Batı'ya selam çaksa da, Cola reklamında Brrrr yapsa da sevdiği kadından vazgeçmeyen tutkulu bir âşık gibi Müslüm Gürses'ten vazgeçmediler. Şarkılarının sözleri apolitik olsa da, ona olan hayranlıkları konusunda ideolojik ve fanatik davrandılar.
Müslüm Baba kadar az konuşup kitlelerle iletişim kurabilen başka biri yoktur. Nedense hep çocuksuz adamlara (Atatürk'e Ata, Demirel'e Baba denildiğini hatırlatayım.) 'Baba' payesi veren Türk toplumu -en azından hatırı sayılır bir kesimiyle- Müslüm'e de aynı payeyi vermiştir. Müslüm Gürses, kim ne derse desin, kendi kitlesinin 'büyük önderi'dir.
11 yıl önce 3 Mart 2013'te "Hayat bana zordu, ama güzeldi. Hakkınızı helal edin" sözleriyle aramızdan ayrıldı Müslüm
Baba!
Müslüm Gürses, henüz beş yaşındayken müzik sanatıyla tanışmama vesile olan insandır. David Gilmour müzikte benim için neyi ifade ediyorsa onu ifade eder. Tıpkı Orhan Kemal'in edebiyatta John Fowles neyse benim için onu ifade etmesi gibi... Müslüm Baba'yı; rahmetle, sevgiyle, saygıyla anıyorum. Bu dünyaya bıraktığı sanat mirası -tüm kalbimle inanıyorum ki- nesiller, nesiller, nesiller boyu yaşayacaktır.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.