1. HABERLER

  2. YAŞAM

  3. Adana'da salgın günleri - 1 1890
Adana'da salgın günleri - 1 1890

Adana'da salgın günleri - 1 1890

"Umreden dönen hacı, polise tükürdü... Umre dönüşü 17 milletvekili karantinadan kaçtı..."

A+A-

Hacdan dönen hacılar, karantinaya alınınca isyana kalkıştılar...

Hocalar, temizlik önlemlerine direndi...

Salgın başlayınca doktorlar kaçtı...

Adana'ya hiç bir doktor gelmek istemedi...

Adana ve çevresinde görülen başlıca üç bulaşıcı hastalık vardır: Trahom, Sıtma ve Kolera...

Çukurova'nın sulak ve verimli toprakları bir yandan bereketli bir yaşam sunarken diğer yandan salgın hastalıklara da davetiye çıkarıyordu.

Sulak arazi ve bataklıklar sıtma gibi hastalıklara kaynaklık ederken, yoğun göç ile gelenlerin sağlıksız yaşamı ise salgın hastalıklara kaynaklık ediyordu. Trahom ise sıtma ile paralel olarak yayılıyordu.

Ayrıca Çukurova, Afrika ve Ortadoğu'dan Anadolu'ya giriş kapısıdır. Bu özelliği ile Hac yolu üzerindedir. Özellikle Hac dönüşü sırasında bir çok kolera salgını meydana gelmiştir.

Bu açıdan Adana, salgın hastalık zamanlarında hacılar ile halk arasında çeşitli çekişmelere sahne olmuştur.

Daha açık ifadeyle, Adana zaman zaman, alınan bilimsel önlemlere karşı çıkan cahil hocaların direnişine sahne olmuştur.

KOLERA - 1845 YILI

Hacılar özellikle karantina uygulamasına karşı çıkmışlardır. 1845 yılında hacdan dönen 2.500 kişi Adana'da karantina altına alınmak istenince isyan etmiştir. İsyanın başlamasıyla birlikte, "...karantinaya alınmak istenince isyan etmiştir. İsyanın bastırılmasıyla birlikte Ayaklanmanın bastırılmasında kusurlu olduğu anlaşılan Adana Mutasarrıfı Süleyman Paşa görevden alınmış, karantina belgesi almadan memleketlerine dönen hacıların da yakalanıp, uygun yerlerde 15 gün karantinada tutulmasına karar verilmiştir.”

Esasında bu karantina 1837 yılında başlamış ve 1844 yılından sonra daha sıkı tedbirler olarak devam edilmiştir.

1890 yılında da Halep merkezli ortaya çıkan ve hacılarla Çukurova'ya giren Kolera salgını için karantina uygulaması başlatılmış, ancak yeterli olmamıştır. Deniz araçları sahili kontrol altına almış ve nüfus hareketleri önlenmeye çalışılmıştır.

Bütün bu önlemlerin sonunda  kırk gün süren salgının sonunda 77 kişi ölmüştür.

whatsapp-image-2020-03-18-at-14-15-48.jpeg

TEMİZLİĞE DİRENEN CAHİL HOCALAR

KOLERA - 1890 YILI

1890 yılındaki salgının en önemli olaylarından biri, bazı cahil hacı hoca çevresinin temizlik önlemlerine karşı çıkması olmuştur. Çünkü onlara göre bu bela Allah'ın takdiridir, sebebinin temizlik olduğunu söylemek O'na şirk koşmaktır.

Yetkililer halkı temiz olmaları konusunda uyarınca, hocalar memurlara karşı direnmeye başlamışlardır. Ancak, dönemin aydın din adamlarından Bağdatlı Alaybeyi Sait Hoca, bu cahil din bezirganlarını karşına alıp, "Temizliğin imandan" olduğu ve bu hastalığın ancak "temizlik yoluyla bertaraf" edileceğini anlatmaya çalıştı. Bu günün deyimiyle "Tedbir müminden, takdir Allah'tan..."

Ancak cahil bezirganlar, bu telkinlerin kendilerini tahkir ettiğini iddia ederek halkı galeyana getirdiler.

Hayati tehlikesi olan Bağdatlı Alaybeyi Sait Hoca, arabuluculuk görevinden azledildi.

DOKTORLAR GELMEK İSTEMEDİ

O tarihte (1890) Adana'da yeterli sayıda doktor yoktu. Sorunun çözümü için Beyrut'tan iki doktor gönderilmesi istenmiştir. Ama Beyrut'tan hiç bir doktor Adana'ya gelmek istemez. Bunun üzerine Harbiye Nezaretine müracaat edilerek iki doktorun Adana'ya getirtilmesi talep edilmiş, bu hususta da olumlu bir gelişme olmamıştır. Eğer deyim yerindeyse, ordu zoruyla bile doktorlar Adana'ya gelmem istememişlerdir. Yine de ben bu korkunun Adanalıdan değil, koleradan olduğunu düşünüyorum.

OLANLARDA KAÇMIŞLAR

Salgın gittikçe etkisini yitirince doktor getirme çabaları da sona ermiştir.

Bu olaylardan sonra yapılan değerlendirmelerde; 

"...şehirdeki doktorların bir kısmının salgınla mücadelede görev almamak için şehri terk ederek civar köylere gittiği, bir kısmının hastaları tedavi etmekten kaçındığı ve bazı eczane sahiplerinin de eczanelerini kapattığı tespitine yer verilmiştir. Salgınla mücadeleyi olumsuz yönde etkileyerek hastalığın etkisini bir süre daha devam ettirmesine neden olan bu kişilerin bütün Adana halkı tarafından bilindiği ve insanlıkla bağdaşmayan davranışlarından dolayı bunların cezalandırılmalarının gerektiği, aksi takdirde ilerleyen süreçlerde benzer durumlarla karşılaşıldığında daha ciddi sıkıntıların yaşanabileceği" dile getirilmiştir.

O dönemde Adana'ya yerleştirilmesi düşünülen 5.000 Kafkas Göçmenine ne oldu? Gelecek bölümde.

 

Konu hakkında Kurtuluş Demirkol, -Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 56. Sayısında yayınladığı araştırmalarda geniş bilgiler vardır. Kaynak olarak kullandım.

1 Nolu Fotoğraf Ali Aşılan'ın Paylaşımı (Adana'nın Eski Fotoğrafları Grubu)

2 Nolu Fotoğraf İzzet Gönenç'in paylaşımı (Adana'nın Eski Fotoğrafları Grubu)

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum