Adana’da belediye bir ayda 654 kedi ve köpek itlaf etti
Köpek sevimli ama köpeklik iğrençtir. Kedi ve köpeklerin çoğalması, belediyenin onları itlaf etmesi için haklı bir gerekçe olabilir mi?
Adana'da köpekler çoğalıyor. Gerek merkezi yerler gerekse varoşlarda köpeklerin çoğaldığı sizin de dikkatinizi çekmiştir. Caddelerde, sokaklarda başıboş dolaşan bu köpekler hal ve tavırları ile herkesi rahatsız etmektedir.
Bu köpekler sadece insanları değil birbirlerini de rahatsız etmektedir.
Olur olmaz yerde olur olmaz havlayan bu köpeklerin bir an evvel susturulması gerekmektedir.
Bazıları tasmalı, bazıları tasmasız olan bu köpeklerin nerede, ne zaman kime saldıracakları da belli değil. Sokak köpeklerinden rahatsızlıklarını dile getirenlerin çoğalması üzerine bir bilen şöyle bir açıklama yapmıştır:
Köpeklerin en zararsızı sokak köpekleridir.
Onlara bir parça sofra artığı ve biraz da su verir ve başını okşarsanız, dişlerini saklar, kuyruğunu sallar. Esas tehlikeli olan, lüks yerlerde özel olarak eğitilen ve beslenen doberman, pitbull gibi cinsleri olan köpeklerdir.
Bu köpekler, bir parça kemiğe bir tas suya eyvallah etmezler. Karınları tok, sırtları pektir. Sahiplerinin isteği doğrultusunda havlayan, ısıran ve gerekirse parçalayan köpeklerdir.
İşte esas tehlike, bu cins köpeklerin sahiplerinin kontrolü dışında, tasmalarından boşanmış olarak gezinmeleridir. Ya da sahiplerinin kontrolünde…
Belki de bu köpekler sadece Adana'da değil, her tarafta çoğalmışlardır.
Bilmiyorum.
Ama bu durum kedi ve köpeklerin belediye tarafından itlaf edilmesine gerekçe olabilir mi?
Olmamalı.
BİR NOT: İDAMA MAHKÛM EDİLEN KÖPEK
ABD’de bir köpek, iki yılda üç kişiyi ısırmaktan tutuklanmış ve yargılanmıştır. (Tutuklarken ne demişler çok merak ediyorum: “Her havlama aleyhine delil olabilir” demişler midir?) Mahkeme heyeti “İnsan tayfasından üç kişiye dişini geçiren köpeği idama mahkûm etmiştir…” (2)
Olay burada bitmiyor, Köpeğin avukatı, ilk kişinin ısırıldığı zaman henüz bu kanunun yayınlanmadığını iddia ederek idam kararının bozulmasını talep etmiştir. Çünkü idam için en az üç kişinin ısırılmış olması gerekir. İlk ısırdığı tarihte kanun yürüklükte olmadığı için ısırılan kişi sayısı üç değil iki olmalıdır. (2)
İşte bu haberi okuyanlar: “Vay be ABD’de ne mükemmel bir adalet var” diye hülyalara dalardı. Ama o zamanlar, ABD’de zenci ve beyaz ayırımı olduğunu ve zencilerin bir köpek kadar dahi itibarı olmadığını çok sonra öğrenecektik.
Neyse biz geçelim belediyemizin itlaf ettiği köpeklere.
AFET SONRASI KÖPEK BOLLUĞU
Sonuçta belediyelerin başıboş köpekleri etkisiz hale getirmek gibi bir görevi vardır.
Nitekim Geçmişte de böyle tatsız bir olay yaşanmıştır.
Adana'yı sel başmış ve sel suları çekildikten sonra köpeklerin çoğaldığı görülmüştür.
"Gerek şehir dâhilindeki sokaklarda gerekse iç ve dış mahallelerin sokaklarında, dehşetli sokak köpeği bolluğu oluşmuştur.
Her evde bir, iki, üç - hatta bazı evlerde altı yedi - köpek bulunmaktadır. Selin geride bırakmış olduğu binlerce hayvanın leşleri ile beslene beslene adeta kudurmuşlar gibi insanın üzerine saldırıyorlar. Tarihin her döneminde eğitilmeden beslenen her canlı kudurmuştur.
“Geçen seneye kadar belediyenin hususi memurları tarafından zehirli et vermek suretiyle öldürülen bu hayvanlar, her nedense bir seneye yakın bu iş durduğundan yine çoğalmıştır.
Yeni bir tarama daha yapılması iyi olur.” (1) diye öneriyor basın.
Sizin de anladığınız - veya anlamadığınız- gibi köpekler, tufan zamanlarından sonra çoğalıyor. Bir afet gelip de sistemler ve dengeler alt üst olunca köpeklerin çoğalması da kaçınılmaz oluyor.
Ben uyarayım dedim.
KÖPEK İTLAF ETMEK BELEDİYENİN BAŞARISIYDI
Eli öpülesi Nesrin Çıtırık Hanımefendi henüz doğmadan evvel bu memleketin kedi ve köpekleri sahipsizdi. İşte bu sahipsiz köpeklere biz hem “sahipsiz” hem de “başıboş” diyorduk.
Özellikle Seyhan Barajı yapılmadan önce sık sık seller olur ve birçok hayvan telef olurdu. Telefatlar bir müddet sonra leşe dönüşür. Başıboş kedi ve köpekler leşe dönüşen telefatlara dadanır. Selin etkisi geçtikten sonra bu hayvanlar aç kalır ve insanlara saldırırdı.
Bu saldırının bir sonucu olmalıydı. Oldu da: Kuduz.
Başıboş hayvanları barınakta toplamak yerine onları itlaf etmek daha kolay olurdu. Nitekim öyle de yapılırdı.
Belediyenin itlaf memurları, sokaklara dağılır ekmek veya yiyecek bir şey bulamayan hayvanlara zehirli yiyecekler verirdi.
Ben hayatım boyu yüzlerce kez, kuytu bir sokakta, yolda, yıkık bir duvar dibinde, bahçe köşesinde can çekişerek ölen kedi ve köpekleri görmüşümdür. Bu dehşet nedeniyle günlerce yemek yiyemezdim ve uykusuz kalırdım.
Ondan sonra belediyeler, her ay faaliyet raporlarını yayınlarken, o ay kaç köpek ve kaç kedi itlaf ettiklerini gurur duyarak ilan eder oldular. Sayılar ne kadar çoğalırsa başarı o denli yüksekti.
“Kuduzdan şüpheli köpeklerin itlafı işine belediye tarafından hararetle devam olunmaktadır. Nisan ayı içerisinde 437 köpek ve 217 kedi itlaf edilmiş ve merkezde 1 beygir, bir manda, bir eşek müşahede altına alınmıştır…” (3)
Veya başka bir haber:
“Kedi Köpek Mücadelesi… Kasım Ayı zarfında şehir dâhilinde 265 köpek, 56 kedi itlaf edilmiştir.” (4)
Sayılar ne olursa olsun, muhalif gazeteciler:
“Belediye uyuyor mu? Sadece bu kadar mı kedi köpek buldunuz? Bu bir başarı ise sokakta başıboş dolaşan hayvanlar ne anlama geliyor?”
Halk daha çok kedi ve köpek itlaf etmediği için belediyeyi eleştiriyordu.
İtlaf eden belediyenin öğünmesi, halkın memnun olması ve muhaliflerin bu itlafları yetersiz gördüğü yaklaşık otuz yıl sürmüştür.
İnanmadınız değil mi?
Vallahi gözlerimle şahit olmasaydım ben de inanmazdım.
- (Türksözü Gazetesi 7 Şubat 1937)"
- Türksözü Gazetesi (20 Mart 1940
- Yeni Adana gazetesi 12.05.1939
- Türksözü gazetesi 11.11.1940
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.