1. YAZARLAR

  2. Yaşar Erkmen

  3. Adana kokusu
Yaşar Erkmen

Yaşar Erkmen

Adana kokusu

A+A-

Bu mevsimde Adana’da olduğum için ne kadar şanslıyım, bilemezsiniz. Hey Ankaralılar, İstanbullular, İzmirliler, beni haklı olarak kıskanabilirsiniz. Çukurova garip gureba memleketidir; havası da toprağı gibidir, kimseye kış kıyamet yaşatmaz.

“Şimdi İstanbul’da olmak vardı, anasını satayım.” demiş Şanar Yurdatapan.  Ben de size, nisanda Adana dururken başka bir yerde olmayı düşünmeyin, diyorum. Neden ille de nisan diyorum? Çünkü baharın ortasında, yılın en güzel ayındayız. Sakın, 1 Nisan şakası yaptığımı düşünmeyin!

Nisan, yılın en güzel ayı! Bunu bir tek ben söylemiyorum. Bakın, bu düşünceme A. Kadir (Abdülkadir Meriçboyu) de katılıyor:

f36b354a-76a3-49dc-b9a6-42a6ddc1bd58.jpeg

“En güzel ay nisan ayı,

Toprak yumuşak yumuşak,

En güzel ay nisan ayı.

Yağmur yağdı, çiçek açtı,

Bir hoş oldu içerim,

En güzel ay nisan ayı.

Kavaklar uzakta upuzun,

Bir sağa, bir sola,

Başı döner kavakların.

Ben bir kayısı ağacı,

Başımda çiçeklerim.”

Haziran, temmuz ve ağustosta Adana’ya gelmeyin, derim. Çünkü hava çok sıcak olur. Öyle böyle değil, dayanılmayacak kadar sıcak! Ben bile sığınacak yer ararım. Termometre yaz boyu kırk derecenin altına düşmez. Bazen düşse de bu sizi yanıltmasın. Adana’nın derecesi de her şeyi gibi kendine hastır; diğer bölgelerin santigrat derecelerine benzemez. Ankara’da, İstanbul’da, Samsun’da sıcaklık otuz beş dereceyse hissedilen de aşağı yukarı otuz beş derecedir. Adana öyle mi ya? Adana’da sıcaklık otuz beş dereceyse hissedilen en az kırktır. Bunun nedeni de havasının nemli olmasındandır. Bu yüzden, cehennemin Çukurova’nın tam altında olduğuna inanılır. Cehennem Adana’nın altındaysa cennet de pek uzağında değildir. İki adım berisinde, nisan ayındadır. Yani cehennem yaz sıcağıysa cennet de yakmayan güneşi ve mis kokusuyla Adana’nın tam da nisan havasıdır.

Cennette Kevser şarabı içip hurilerle keyif çatanlar, Adana’nın sokaklarında rakı, şarap içmesine de gerek kalmadan aynı havayı bulurlar. Nisan ayında Adana’nın sokaklarını kaplayan o güzelim turunç kokusu, sizi de koca bir kenti de sarhoş etmeye yeter de artar bile. Huri aramanıza da gerek yok. Adana’nın bütün kadınları, hurileri aratmayacak güzelliktedir zaten. Yeter ki güzel bakan gözlere, sevgi dolu bir yüreğe sahip olun.

Dün akşam yürüyüşünde ana caddeye çıktığımda harika bir koku başımı döndürdü. Bir parfüm mağazasının önünde olabileceğimi düşündüm. Sağıma soluma baktım, parfüm satan bir yer göremedim. Sonra çevreyi taradı gözlerim; hoş kokulu, güzel kadınlar da göremedim. Koku daha da yoğunlaşmış, beni çepeçevre sarmış, her yerime sinmişti. Başımı yukarı kaldırdığımda fark ettim bu güzelliğin kaynağını. Beni mest eden koku, tepemdeki turunç ağacından geliyordu. Güzelim turunç ağacı bir taraftan meyvelerini hâlâ korurken bir taraftan da baştan ayağa çiçeğe durmuş, çevresine mis gibi kokular yayıyordu. Bu harika koku, hafızamı da harekete geçirmiş olacak ki Orhan Veli çıkıp geliverdi öbür taraftan, duygularıma tercüman oldu:

4eca7134-9ad4-4d88-9bac-b29fe9a05137.jpeg

"Deli eder insanı bu dünya

Bu gece, bu yıldızlar, bu koku

Bu tepeden tırnağa

Çiçek açmış ağaç."

Şu güzelim bayram gününde memleketin hâli de siyaseti de hukuku ve ekonomisi de Adana’nın güzelim nisan havası gibi olsa, her yerde bahar yaşansa, gençlerimiz, çocuklarımız itilip kakılmasa!.. Her yer Adana gibi turunç koksa, hayat bayram olsa!..  

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.