Adana; Kimine Özgürlük Kimine Teslimiyet Ruhu
Mustafa Kemal Paşa’ya, emperyalizme karşı direnme ruhunu oluşturan bu şehir, Turgut Özal’a emperyalizme teslimiyet ruhu uyandırmıştır.
Mustafa Kemal Paşa’ya, emperyalizme karşı direnme ruhunu oluşturan bu şehir, Turgut Özal’a emperyalizme teslimiyet ruhunu aşılamıştır.
Nasıl mı? Hep birlikte bakalım.
Efendim, Cumhuriyetin kuruluş yıllarında, yabancılara toprak satışını serbest bırakan kanun, içinde CHP’nin de bulunduğu meclisten geçebilir miydi?
Tahmin ettiğiniz gibi geçemezdi. Her ailede, birkaç şehit ve birkaç gazinin bulunduğu halka karşı, kim böyle bir yasayı meclise getirebilirdi?
Çünkü bu aileler bu topraklara paraları ile değil, kanları ile sahip olmuşlardı. Ticari bir amaç için değil, “özgür bir vatan” için şehit olmuşlardı.
Peki, bugün neden satıyoruz.
İşte şimdi sizinle hep birlikte 1984 yılına gidelim. Oradan başlayalım.
EVREN OLMASINDA KİM OLURSA OLSUN
Malum, ülkemize, tanklarla toplarla değil, ancak fitne ve nifak ile girilebilir. Yedi düvele karşı koyan halkımız, fitne karşısında çaresiz kalır.
Fitne her dönemde sıfat ve kılık değiştirerek gelir. 1960’lı yıllardan sonra fitnenin adı; Sağ, sol idi. Gençlere kıyıldı, analar ağladı, yuvalar yıkıldı… Onun, bunun (şey pardon) ABD’nin “Bizim çocukları” olaya el koydu ve 12 Eylül’de fitneye geçici olarak son verildi.
Demokrasi askıya alındı, ama karşılığında can güvenlikleri bağışlandı. Halkımız nefes aldı.
Memleket işgal edilseydi, o haramileri kovmak kolaydı, ama gelin görün ki bu kez işgalciler, “yeni sistemle” geldi; Serbest piyasa.
Bilimsel adı “Serbest Piyasa” ama dünyadaki adı “Talan ve Mafya Ekonomisi”, Ülkemize özgü adı ise “24 Ocak Kararları” idi.
Demokrasi raftan indirildi. Evren öyle bıkkınlık vermişti ki, “Kenan Evren olmasın da kim olursa olsun” düşüncesiyle, Sevimli ve tonton bir lider bulundu; Turgut Özal.
Kaplanla mücadele ederken, eve bir kurt sokulmuştu… (şahısları tenzih ediyorum; kastettiğim sistemdir)
Turgut Özal, 1983 yılının son haftasında başbakan oldu. Tam kırk yıl önce bu hafta gibi. Demokrasi ile geldi ama, kararları süngülerin gölgesinde uyguladı.
Hükümet kurma çalışmaları yılbaşı derken, başbakan ilk yurt gezisini Adana’ya yapmaya karar verdi. 4 Ocak 1984 günü gazete haberi:
“Başbakan Turgut Özal Adana’nın Kurtuluş Günü törenlerine katılacak…”
Haberin ayrıntısında ANAP’in İl ve İlçe Teşkilat binalarının da açılışı yapılacağı duyurulmuştu. Ancak Özal, kurtuluş Bayramına gelemedi, Bu ziyaret 7 Ocak 1984’te gerçekleşti.
ÖZAL: “ARTIK ZAM YOK”
Özal Adana’ya gelmeden önce bir açıklama yaptı: “Bugüne kadar, ufak ufak fiyat ayarlamaları yaptık, petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar nedeniyle %3’te petrole zam yaptık ama bundan sonra zam yok…”
Evet öyle dedi.
Gerçekten de 1984 yılından bu güne kadar zam yapılmadı, yapılan hep fiyat ayarlaması oldu.
PARA KANUNLA KORUNMAZ
Emperyalizme karşı mücadele vererek bağımsızlığını kazanan Türkiye’nin 19. Başbakanı Turgut Özal, aldığı kararlar ile bağımlılığın yolunu açtı.
“Ticaret Borsası’nda Sanayici ve İşadamları ile bir toplantı yapan Turgut Özal, aldıkları önlemler paketi ile bir yılda yapılmayacak işleri 15 gün içerisinde yaptıklarını, bunun dünyanın hiçbir yerinde görülmediğini söylemiştir..”
Bunu nasıl başardı: ”Çünkü tasarılar hükümet kurulmadan önce hazırlandı…”
Uygulanacak ekonomik sistem, daha önceden planlanmıştı. Bu ithal sistem Türkiye’ye monte edildi. Adana, sistemi anlatmak için ziyaret edilen ilk şehir oldu. (Özal’ın öncesinde Sabancılar şirketinde danışman olmasının bunda etkisi var mı bilmiyorum)
SİGARA İTHALATI İLE ZENGİNLİK
Özal, Adana’da başta sigara olmak üzere lüks malların ithalatından elde edilecek gelirlerle konut sorununu çözeceğini ilan etti. Böyle başlayan ekonomik zehirlenme sonunda şimdi, memleket uyuşturucu cennetine döndü. Konut ise sömürü aracı oldu.
Sigara ithalatını serbest bırakan özal, TEKEL’in özelleştirilmesinin yolunu açtı. Bugün kapanan o fabrikalarda çalışan binlerce kişi işsiz kaldı.
“PARA KANUNLA KORUNMAZ”
Turgut Özal aynı toplantıda “Para kanunla korunmaz” diyerek, Türk parasının Kıymetini Koruma Kanunu’nun da bir yıl içinde kaldıracaklarını Adana’da açıkladı.
Çok ilginçtir, dünya bir değişime giderken Türkiye, üretim ekonomisinden çıkarılıp, tüketim ekonomisine dahil edildi. Nüfusumuz Avrupa’nın pazarı haline getirildi.
Bizim ömrü bol ola iş adamlarımız da, Avrupa Birliği’ne girmenin ilk adımı olan gümrüklerin kaldırılmasını, havai fişek ve maytaplarla kutladılar. Şimdi o iş adamları, kendi fabrikalarının bayisi olma konumdan bile mahrum edildiler.
Parayı kim koruyor? Şimdi İngiliz ve ABD’nin temsilcileri Türk parasını korumaya çalışıyorlar.
İnanmadınız değil mi? Ben de inanamıyorum.
Ayrıca paranın kimden ve kim için korunduğunun cevabı da oeada duruyor.
NETİCE OLARAK
Mustafa Kemal Atatürk’ün emperyalizme direnme karşılığında elde ettiği bağımsızlığın sonucunda, ülkenin dört bir yanı fabrikalarla doldu, şimdi bu mirası sata sata bitiren hükümetler, toprak satmaya başladı…
Bağımsızlığın da, teslimiyetin de fitili Adana’da ateşlendi.
Adana deyip geçmeyin.
Adana’yı, Özal’ın mirasına sahip olanlar değil, Atatürk’ün anlayışını miras alanlara teslim etmek her yurttaşın borcudur.
DEMEM ODUR Kİ
Lütfen dikkat! Evren olmasında kim olursa olsun seçeneğinde Özal, talanın önünü açtı.
Şimdi de Erdoğan olmasında kim olursa olsun tuzağına düşmemek lazım…
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.