Adana, birçok şehri emziren anadır: Adana nasıl Seyhan oldu?
Adana, gururlu bir ana sessizliği ile evlatlarının başarısını izlemektedir.
SEDAT MEMİLİ
Adana, çok geniş bir coğrafyaya yayılan büyük bir şehir idi. Gerekli görüldükçe, Adana’dan alınan parçalar ile yeni kasaba ve şehirler kurulmuştur.
Bu açıdan Adana, birçok şehrin anasıdır. Ve uzun yıllar analık etmeye devam etmiştir.
Adana, öylesine bereketli coğrafya üzerine kuruludur ki, evlatları olan kazalar ve diğer şehirleri emzirmiş, beslemiş ve büyütmüştür.
Adana’da oluşan ekonomik bereket, başta Mersin, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Hatay olmak üzere bütün bu coğrafyayı beslemiştir.
Bu bölgelerin baş kenti olan Adana, maalesef üretimden kopmuş, koptukça da evlatlarının gerisinde kalmaya mahkûm olmuştur.
Adana, gururlu bir ana sessizliği ile evlatlarının başarısını izlemektedir.
ADANA NASIL SEYHAN OLDU?
Adana ile Seyhan bir birlerine şah damarından daha yakın iki isimdir. Adana, dünyada adı en az değişen illerden biridir. Hatta değişmediğini iddia edenler bile vardır.
Adana adının gelişimini başka konuya bırakmak üzere, bu güzel şehrin sınırlarının nasıl değiştiğini ve adının bir müddet “Seyhan” olarak telaffuz edilmesinin öyküsüne bakalım.
İç işleri bakanlığı TBMM’sine bir kanun teklifi verir. Adana adının “Seyhan” olarak değiştirilmesi önerilir.
Aslına uyma amacıyla günümüz Türkçesi’ne çevirmeden Türksözü Gazetesi’nin 7 Mayıs 1933 Tarih ve2602 sayılı nüshasını aktaralım.
“Bazı vilayetlerin lağvedilip bitişiğindeki vilayetlere raptolunacağına dair dahiliye vekaletinin tanzim ettiği kanun layihası hem dahiliye encümeninden, hem de maliye encümeninden çıktı. Kanun yakında meclise gelecek, belki şu önümüzdeki birkaç gün içinde de meclisten çıkacaktır.
Kaldırılan vilayetlerden bazıları, vilayetlerinin kalması için Ankara’nın muhtelif makamları nezdinde teşebbüsler yapmışlarsa da meclis’e intikal eden bu meselede artık söz tamamen meclisindir.
Lağvedilen vilayetlerden ikisinin mıntıkamızla pek yakın alakası vardır.
Adana vilayeti artık “Seyhan” olacak; Mersin’de “İçel”…
KOZAN, PARASINI KURTARAMADI: İLÇE OLARAK KALDI
“Hep biliyoruz ki vaktiyle eski Adana Vilayeti’nin hudutları pek genişti. Lüzum görüldükçe bu hudutlar dahilinden yeni vilayetler çıkarıldı.
Harbi Umumi’nin son senesi Silifke “İçel” vilayetinin adını aldı.
1923 yılında Mersin, Cebelibereket, Kozan Vilayetleri teşekkül etti.
Kozan’ın (parasını kurtaramadığı için) vilayet merkezi olamayacağı anlaşıldığından 1925 yılı sonlarında tekrar kaza oldu.
OSMANİYE’DEN SİLİFKE’YA KADAR ADANA…
Bu gün Eski Adana vilayetinin hududu dahilinde teşekkül etmiş olan Cebelibereket ve İçel vilayetleri de kaldırılıyor.
İdari, iktisadi tecrübelerin sonunda bu iki vilayetin, vilayet halinde devam edemeyeceği anlaşılmıştır.
Silifke 700 evlidir, nüfusu ise azdır. Coğrafi vaziyeti de buna zammedilirse şimdiye kadar iktisadi bir gelişme görülmemiştir. Vilayetin umumi nüfusu 91.032’dir ve 9.445 kilometre kare arazisi vardır. Varidatı ise 302.655 liradır.
Bu böyle iken Mersin Vilayeti’nin de nüfusu az olduğu gibi arazisi de pek küçüktür. Fakat Mersin vilayeti her gün gelişme göstermekte ve iktisadi vaziyeti iyiye doğru artmaktadır.
Halbuki bu iki vilayet ayrı ayrı bir vilayet olamamakta idi. Bundan dolayı bu iki vilayet birleştirilmiştir.”
Böylelikle “Mersin” adı lağvedilmiş, İçel adı verilmiş ve Silifke’nin vilayet statüsü iptal edilip İçel’e bağlanmıştır.
GELİRİ, GİDERİ KARŞILAMAYINCA…
ÜSTELİK GELİŞME UMUDU VERMİYOR…
Cebelibereket’e gelince ( Ki biliyorsunuz, Şu an Osmaniye olarak ayrılmıştır) bu vilayetin nüfusu 107.000 kişidir. Arazisi ise pek azdır. Varidat asla mesarifatına tekabül edemediği gibi vilayet halinde bulunduğu müddetçe gelişimi kuvvetle hissedilememiştir.
Mütehassıslar Cebelibereket’in her türlü vaziyetini nazarı dikkate alarak lağvını münasip görmüşlerdir.
Binaenaleyh bu vilayet kaza haline gelmiş, kendi bünyesinde bulunan Bahçe, Dörtyol, Ceyhan Kazaları Adana’ya, İslahiye’de Gaziantep’e verilmiştir.
Adana vilayetinin merkezi yine Adana kalmak şartıyla adı “Seyhan” olmuştur.
GAZETENİN GÖRÜŞÜ
Hükümet hazırladığı kanun teklifinde tamamen haklıdır.
Hiç şüphesiz ki lağvedilen vilayetler bu kararlardan az çok müteessir olacaklardır. Fakat bu teessür asla varit olmamalı, çünkü hükümet bu vilayetlerin maarifini, iktisadi vaziyetini, asayiş vesaire sini belki eskisinden daha ziyade nazarı dikkate alacak, bu kazaları daha esaslı inkişaflara sevk edecektir.
Bir memleketin kaza veya vilayet olması onun inkişaf veya terakkiden mahrum kalmasına sebep olmaz. Nüfus gibi, iktisadi teamüller gibi mühim şeyler bir memleketin ehemmiyetini teşkil eder. Yoksa devlet bütçesinin zararına olarak her hangi bir yerde büyük bir kadro tutmak büyük bir masraf yapmak fayda temin edemez.
RAKAMLAR İNSANLARI ALDATMAZ
İnsanları aldatmayan mühim şey rakamlardır. Belki hükümet daha bir kısım vilayetleri de kaza haline sokacaktır. Tecrübeler bu zarureti gösteriyor.
Eski Adana vilayetinin nüfusu coğrafya kitaplarında hemen hemen bu günkü nüfusumuza yakın gösterilmektedir.
Bu iktisadi, zirai inkişaf hayli bir merhale kat etmiş olmakla beraber, böyle bir vilayetten beş vilayet biçip çıkarılacak kadar ehemmiyetli bir merhale kat etmiş değildir.
Bütün bunları nazarı dikkate alarak hükümetin bu hususta takip ettiği gayeyi takdir etmekliğimiz her hale musip olur…”
İçişleri Bakanlığının hazırladığı kanun T.B.M.M’ne sunulmuş ve yapılan görüşmeler sonucunda 01 Haziran 1933 tarihinden geçerli olmak üzere tasarı aynen kabul edilmiştir.
TÜRKİYE’DE İL SAYILARININ SERÜVENİ
Türkiye’de il sayıları koşullara göre değişmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim 1923 yılında kurulduğu zaman il sayısı: 71 idi.
1924 yılında Ardahan, Artvin ve Kars il yapılarak sayı 74’e’ya yükseldi.
1926 yılında İl Statüsünde olan Ardahan, Beyoğlu, Çatalca, Dersim, Ergani, Gelibolu, Genç, Kozan, Oltu, Muş, Siverek ve Üsküdar ilçe statüsüne alındı ve en yakın vilayetlere bağlandı. Böylelikle İl sayısı 62’ye düştü.
1927 yılında Doğubayazıt ilçeye dönüştürülüp Ağrı’ya bağlanınca İl sayısı 61’e düştü 1929’da Muş’un yeniden il yapılmasıyla sayı tekrar 62’ye yükseldi.
1933 yılına gelindiğinde ki yukarıda detaylarını verdiğimiz kanunla Aksaray, Cebelibereket, Hakkâri ve Şebinkarahisar ilçe yapıldı, Mersin ile Silifke birleştirildi “İçel” adını aldı. Yine bu kanunla Artvin ve Rize birleştirilip “Çoruh” adını alan bir il oluşturulunca Türkiye’deki il sayısı 56’ya düştü.
1936 yılına gelindiğinde Dersim, Hakkâri ve Rize tekrar il olunca, il sayısı 59’a yükseldi. Bu yasada Dersim’in adı Tunceli olarak değiştirildi.
1939’da Hatay Cumhuriyeti Türkiye’ye bağlanarak Hatay ili adını aldı.
1953’te Uşak’ın il, Kırşehir’in ilçe olması kararlaştırıldı. İl sayısı değişmemiş oldu 60’ta kaldı.
1954’te Adıyaman, Nevşehir ve Sakarsa il statüsü kazandı.
1956’da Artvin’in 1957’de de Kırşehir’in il statüleri geri verildi.
Bundan sonra 32 yıl boyunca Türkiye’de il sayısında bir değişiklik olmadı.
1989 yılında Aksaray, Bayburt, Karaman ve Kırıkkale; 1990’da Batman ve Şırnak; 1991’de Bartın; 1992’de Ardahan ve Iğdır; 1995’te Yalova, Karabük ve Kilis; 1996’da Osmaniye, Adana’dan ayrılarak il statüsüne alındılar. Böylelikle 80 olan il sayısı, 1999’da Düzce’nin il yapılmasıyla birlikte günümüzdeki halini aldı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.