Adana Belediyesi’nin Temizlikle İmtihanı ya da Adana’da Temizliğin Tarihselliği…
ATÜ Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı Ahmet Karataş'ın makalesi...
Adana sahip olduğu kültürel, tarihsel, doğal ve toplumsal özellikleriyle diğer şehirlerden kolayca ayrılır. Hakkında olumlu ya da olumsuz fikir ve izlenim edinebilmek için derin araştırma ve incelemelere lüzum yoktur. Bunun için uzak tahliller yerine kısa bir tarihsel gezinti yeterlidir. Üstelik Adana Şehri’nin cazibesi ve çekiciliği her daim belli bir anlayışın ve yahut çıtanın üstündedir. Çoğunlukla olumlu söylem ve izlenimleri beraberinde getirse de, kalıcı olumsuzluklarını da ne yazık ki çözebilmiş değildir. Örneğin şehir temizliği konusu kronik hale gelmiş yaklaşık 200 yıllık bir sorun olarak ortada durmaktadır.
Osmanlı Adanası’nda şehrin temizlik işleri, vilayetler kanunu çıkmadan önce başta kadı olmak üzere vakıflar, esnaf temsilcileri ve imamlar tarafından koordineli olarak yerine getirilirdi. Belediyeler Kanunundan (1864) sonra ise “Tanzifat Memurları “ adı verilen temizlik işlerinden sorumlu kişilerce yerine getirilmeye başlandı. Ancak uygulamaların başarısızlığı sonucunda Adana’da sokakların temizlenebilmesi için gerekli personel ile alet ve edevata harcanmak üzere muaf olanlar hariç 2373 haneye temizlik vergisi getirildi. Vilayet Meclisi’nde alınan bir kararla belirtilen oranda vergi kabul edilerek uygulamaya konuldu.
Zaman içinde Adana Belediye’sine gerekli istihdam ve iyileştirmelere rağmen temizlik işleri rayına oturamadığı gibi daha da kötüleşerek şehre gelenlerin ortak şikâyetleri haline geldi. Hatta Adana’dan Dersadet’e sürekli şikâyetlerin gittiği, İstanbul’dan konuyla ilgili şikâyetleri ve usulsüzlükleri yerinde incelemek üzere gelindiği belgelerden anlaşılmaktadır.
Çukurova bölgesinde artan tifo ve kolera salgınlarını incelemek üzere 1890’lı yıllarda Adana’ya gelen Dr. Şerafettin Nağmumi, Adana ve hastanesinin temiz olmayışı hakkında olumsuz izlenimlerini aktarır. Hatta durumu izah etmeye gücü olmadığını da ifade eder.
Cumhuriyet Adanası’nda temizlik sorununu dile getirenlerden birisi de Türk Sözü gazetesi sahibi, başyazarı, Halk Fırkası üyesi, milletvekili, aynı zamanda Ankara Halkevi Başkanı Ferit Celal Güven’dir. Ferit Celal’in 28 Haziran 1925 tarihli Türk Sözü gazetesinde ele aldığı başyazının adı “Şehrin Temizliğidir.” Yazısına, Adana Belediyesi’nin layıkıyla çalışamadığı, şehrin imar ve düzenini kavrayamadığını; konuyla ilgili eleştirilerin ise Belediye heyeti ve taraflarınca kızgınlıkla karşılandığını belirterek yazısına başlayan Ferit Celal Bey, “Eğer biz belediyenin başarısızlığını istesek, en bilinen usulle susmak ve belediyeyi bol bol alkışlamak durumunda kalırdık. Bizim en büyük emelimiz belediyeyi başarılara sürüklemektir.” Demektedir. Adana Belediyesi’nin çok iyi çalışan birimleri olduğunu da dile getiren Ferit Celal, dışarıdan Adana’ya gelen Kılıç zade Hakkı Bey’in bu duruma değindiğini ancak temiz bir Adana şehri temenni ettiğini yazıyor. Sağlık müdürü Süreyya Bey’in “Temizlik Beyannamesi’nden umutlu olduğunu da ekleyen Ferit Celal Bey, mevcut belediye heyetinin seçilmesinde katkısı olduğu eleştirilerine de cevap vererek “itiraf edelim ki öyle oldu. Mahcubiyetten hissemize düşen bir kısım vardır… Tavsiye ettik diye de susup göz önünde bulunan hakikatlere karşı tepki vermemek olmaz… Böyle yaparsak hataları tekrar etmiş oluruz.” Demektedir. Ferit Celal Güven yazısını “ Devrimiz hakikat ve mesai devridir, yoksa hatır, gönül ve oligarşi devri değildir.” Diye yazısını bitirmektedir.
Yine başka birisi, 1 Mayıs 1926 tarihli Resimli Adana Gazetesinde “Medeni” takma adını kullanan yazar, “Muhasebe” köşesinde “Adana” başlıklı yazısında değerlendirmelerde bulunuyor. Devamında, Adana’ya gelen birisinin, hele kışın olsun yazın olsun birkaç gün kaldıktan sonra ne fikir edineceğini, ne düşüneceğini soruyor. Bunu takdir etmenin Adanalı için bir anlamı olmadığını, yabancı birisi hatta ecnebi birisi için cevabın ne olacağını düşünmek dahi istemediğini dile getirerek, Adana’yı sevmiş ve duruma alışmış birisinin düşüncelerinin gerçeği görmeye engel olduğunu vurguluyor…
Adana şehrinin temizliği ve güzelliği üzerine kafa yoranlardan birisi de Uluğ İğdemir’dir. Atatürk’ün Adana ziyaretlerindeki konuşmaları deşifre edip not tutanlardan birisi olan, aynı dönemde Türk Sözü gazetesinde çalışan Uluğ Bey, 6 Ekim 1925 tarihli sayısında, yeni yapılan otellerin, evrelerin ve dükkânların hiçbir kurala ve estetiğe bağlı olmaksızın dikkatsizce ve hayratça yapıldığını ifade ediyor. Devamında ise yazısını “Biz Belediyeden, şehrin güzelliği namına inşaata müdahale etmesini isterdik, fakat bizzat Belediyeyi de aynı hastalıkla malul görüyoruz. Maalesef Belediye de kendi inşaatında güzelliği düşünmüyor” diye bitiriyor.
14 Kânunuevvel 1930 tarihli Türk Sözü gazetesinde, 37 maddelik bir “Tembihname” yayınlanır. “Adana Belediye Riyasetinden: “Muhterem hemşehrilere” başlığını tanıyan ilanda belediye sınırları içinde belirtilen kurallara uymayanlara nakdi cezalar getirilir. Kanundan aldığı yetkiyle bundan önce olduğu gibi bundan sonra da Tembihname yayınlamaya devam edeceklerini dile getiren ilanda, belediyenin sokakları ve çarşıları her gece (saat 22:00 ile 5:00 arası) sabaha karşı temizletildiği halde iki saat içinde şehrin hiç süpürülmemiş gibi kirlendiği belirtilerek, anılan cezaların gerekçesi dile getiriliyor. Tembihname girizgahı ile 37 maddelik cezaların içeriği ise o günkü belediye algısının ne denli güçlü olduğunu gösteriyor.
Aradan 7 yıl geçtikten sonra Adana’da şehir temizliğinin değişmediğine dair yazıları sık sık görmekteyiz. “ Ara sıra” köşesinin başlığı “Adana-Temizliktir.” Yazıda, tertemiz bir Türk ülkesi olan Adana’nın Türklüğünden gurur duyulurken; hatta temiz bir milletin oturup kalkacağı yerlerin, yiyip içeceği şeylerin, teneffüs edeceği havanın da tertemiz olması gerektiği vurgulanır. Ancak bu durumun yıllara sarih giderilemediğinin altı çizilerek, şehir bütçesinin yeterli olmadığı, personelin eksikliği gibi konuların medeni bir şehir yönetimi için bahane olamayacağının altı çizilir.
Adana’da temizliğin tarihselliği üzerine yazı ve düşünceleri çoğaltmak mümkündür. Hatta örnekler üzerinden şehir temizliğini gözlemlemek için bulunduğunuz çevreden birkaç adım atarak ilerlemeniz yeterlidir. Hele hele nemle karışık çöp kokusunu takip ederek ilerlemeniz durumunda karşılaşacağınız tablo, medeni memleketlerde asla olmaması gereken bir olgu olarak, karşınıza çıkacaktır. Yazarın dediği gibi, sevdiğimiz ve alıştığımız Adana’nın, hak ettiğimiz Adana olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Adanalılar, temiz ve sağlıklı bir Adana’yı çoktan hak ediyorlar…
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.