Adana Ağzı Baldan Tatlı
Ankaralıyı cehenneme atmışlar:"Yandım laa gardaş."demiş.
Vanlıyı cehenneme atmışlar:"Yaniyim,yaniyim looo!"demiş.
İstanbulluyu cehenneme atmışlar:"Ay, yanıyorum galiba!"demiş..
Trabzonluyu cehenneme atmışlar:"Uyy!Yaniyrum,da."demiş.
Gelelim Adanalıya...Adanalıyı da cehenneme atmışlar...beklemişler..beklemişler...ses seda yok.. görevliler bakmak içi kapıyı aralarken Adanalı bağırmış:"Aman,gardaş..gözünün yağını yiyem..gapat gapat...bööörüm yeni yeni ısınıyo,heriii!"demiş.
Fıkra bu ya.!..Adanalının sıcakla arası iyidir...kafası bozuldu mu güneşe kurşun sıkmaktan çekinmeyecek kadar da cesurdur.
*
Kendine özgü bir ağzı vardır Adanalının... Her metre karesi öykülerle bezenmiş toprakların yüzü yanık çocuğudur Adanalı... İnsana güven veren bir ağzı vardır... Ekmeğine, namusuna, vatanına, özgürlüğüne göz koyanlara karşı verdiği savaşın sırları saklıdır Adana ağzında.
İçtenlikle dokunmuştur kumaşı Adana ağzının...
Orhan Kemal,Yaşar Kemal, Muzaffer İzgü,Yılmaz Güney pınarlarından beslenir Adana ağzı..
Öykülerini, masallarını, romanlarını, mani,ninni ve ağıtlarını kendine özgü sınırsız hayal gücüyle yaratmıştır...
Şahmeran'la bir masal;bir türküdür pamuk dallarında..
"Dayım ben bir güzel gördüm
Aslı Ermeni Ermeni
Sevip sevip ayrılması
Nedir dermanı dermanı..." türküsüyle iç sızlatan bir ağızdır ..
*
Espri gücü de yüksektir Adana ağzının.Gelin kaynana ilişkini anlatan:
"Dolabı aşdı gelin/köfteyi saşdı gelin
on beş gün içinde/başıma sışdı gelin... manisiyle yüzlerde gülümse çiçeklerinin açtığını hissedersiniz.
Dedeyle ninenin şu konuşmalarına bir kulak verelim..
"Dedem 'yazı'ya gider,'kölge'de 'dinenir'di, suda 'çimer'di.
Hamama gittiğinde 'kurna'da 'yunup' yıkanır,'tülü' ile kurulanırdı.
Nenem de 'taha'nın 'gındırığı'ndan giren 'manığı' kovalar,yaramazlık yapanlara 'tevge' der;kızdığına "soyhası çıkasıca!"diye ilenirdi gönülsüz bir seslenişle.
Doğal, sıcak, kucaklayıcı, güven veren bir ağızdır Adana ağzı.
*
Zemheride yağmurla bestelenen bir şarkı çalınırken kulaklarımıza çinko damlı evimizden bilmece sorardı babamız ateşi küle dönmüş kara maltızın başında ısınırken...
"Hadi bilin bakim" derdi.."Sarı tavuk dalda yatar/dal kırılır yerde yatar.".Biz düşünürken bilmecenin yanıtını kapanırdı gözlerimiz.... Hohlayarak ısıttığımız yorganın altı olurdu hayaller durağı.....
Bazen bir ninni duyarsınız sizi uzaklara götüren…
"Oolum güvey olacah/ bir nimete gonacah/
ekmeim tandırdadır/ yetişmezsem yanacah...ninnisiyle annenizin ayaklarında sallayıp uyuttuğu günlere doğru bir yolculuğa çıkarsınız ..
Başı dumanlı Binboğalardan esen kekik kokulu bir dildir Adana ağzı mertlik kokan, uzakları yakın eden, sıla özlemini dindiren...
*
Ne zaman bir Adana ağzı sözcük duysam anam gelir, komşular gelir usuma."Kele bacım, taman, heye, sınıkçı, anarya, piyastos olmak,ziz ziv gezmek vırrıklamak, dın demek, vırrığı yelli, depenin atması, aşkarı bozuk, imirin iti, maval okumak, kerç etmek, sıtkı sıyrılmak, zibil, zobu gibi olmak... sözleri bir komşu dayanışmasının muhabbeti olarak yer alırdı çekirdek çitlemeli kapı önü söyleşilerinde..
*
Adana ağzı harbicidir.. ağız eğmek, ağız değiştirmek ..yoktur Adanalının ağzında..
"Biz Adanalıyık bacılar,gardaşlar
Darağacı olur salıncağımız
Dabancadır oyuncağımız
Gündüzleri pambık toplarık
Geceleri kayan yıldızları sayar
Düşlerin sessizliğinde hayal kurarık
Heyttt bee!Adanalıyık
Muhabbetle herkesi kucaklarık.."
ADANA AĞZI... ANAMIZIN AĞZIDIR...ONA SAHİP ÇIKMAK ,YENİ KUŞAKLARA ÖĞRETMEK ATALARA DUYULAN SEVGİNİN DERİN BİR İFADESİ OLACAKTIR ...
Dilimize sahip çıkalım.
Dilimizi arı sokmasın...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.